Dizilerde artık yeni nesil bir kurgu var biliyorsunuz; ilk bölümün ilk dakikalarında, sezon finalinin son dakikalarına dair görüntüleri yayınlayıp kafanızı litrelik Sütaş ayran gibi bir sallıyorlar… Siz de “Bir dakika ya, böyle bir sona nasıl ulaşılmış olabilir??” diye diye çatır çutur bölüm bitiriyorsunuz.. Bugün, hayatımın çoook geride kalmış, nerdeyse 7-8 aylık bir kesitini, bir dizi gibi dışardan seyrettim. Sezon finalini…
luna
Her yıl Aralık başında biri çıkar, “yılbaşı çekilişi yapacak mıyız?” diye sorar, bilmişin biri de “ya yok yaaa, ne öyle çocuk gibi..” der. Heveslilerin hevesi tek kelime edemeden kursaklarında kalır. Sonra yılbaşı haftasının havasından mıdır nedir bir bakarsınız birisi çekilişi düzenlemiş, bir avuç dürülmüş kağıt ile başınıza dikilmiş.. Yok yaa diyen abi bile çoktan sırasını savmış da, daha “sana kim…
Duruma göre alemin kralı, duruma göre benden uzak Allaha yakın. Kendini bileni ile çalışmak bir keyif, kendini sahibiniz sananı ile çalışmak bir azap. Bunca senelik iş hayatımda sadece 1-2 tanesini sevgiyle anabildiğim bir makam. Bize yaranmak kolay değil, evet, ama onlara yaranmak mümkün değil. Bu arada yaranmak umurlarında da değil; o yüzden iş yerlerinde evlerinde bile olamadıkları kadar kendileri olmaları…
Yöneticilerin sevmediği çalışan tiplerine bir kaç hafta önce değinmiş ve gözlemlerimle belirlediğim bazı tipolojileri yazmıştım. Bugün de yöneticilerin duymayı en sevdiği sözler külliyatını edebiyatımıza kazandırarak, yöneticiler etrafında yarattığım şu kasvetli havayı dağıtayım istiyorum. Doğrusuna denk geldiğiniz zaman dünyanızı cennet eden bu arkadaşların dünyasına da siz bir kaç pembe bulut eklemek isterseniz aşağıdaki tüyolara kulak verebilirsiniz. Haydi buyrun: “Toplantı notu e-postanızda”:…
Günümüzün büyük şehirlerinde, günümüzün kurumsal iş şartlarıyla çalışırken beyin gücü ve beden gücünü aynı anda kullanan süper kahramanlar haline geldik. Oysa ki beyaz yakalı çalışanın tanımı bedensel değil daha çok zihinsel gücüyle, masa başında çalışan işçi. Sabah gelir, bilgisayar başına oturur, çalışır, mola verir, devam eder, akşama kalkar gider. Neyse, Superman’in pelerini, Batman’in maskesi var madem; bizim de bembeyaz yakamız…
Yöneticiniz, rapor ettiğiniz merci, hiyerarşide sizden sorumlu ilk basamak. Kendinizi ifade etme olacağınızın bulunmadığı ortamlarda sizin adınıza konuşan kişi. Terfinizi tasdik eden, zammınızı tespit eden, değerlendirme notunuzu veren, izninizi onaylayan, fişlerinizi imzalayan. Olağanüstü bir finansçı, bir pazarlama dahisi, bilmem kaç IQ’lu bir bilgi işlemci de olsanız girmeniz gereken ilk göz tabii ki onunki. İşinizi gerektiği gibi yapmadığınızda yöneticinizle sorun yaşamanız…
Bu yıl yazın Nisan ortası gibi başlamasıyla gevşeyen gönül yaylarımız, maalesef esnekliğini koruyamadı; halen de kendini toparlamakta zorluk çekiyor. Dile kolay; 5 aydır yaz yaşıyor; ilk fırsatta denize/havuza koşuyor, kahveye şeker yerine buz atıyor, sonbahar-kış koleksiyonu görünce kurdeşen döküyoruz. Hava bizi şu tarihe kadar aldattığı için takvimi umursamıyor ve tadında bırakamıyoruz ama bitti arkadaşlar. Güldük bitti. Ufak boylarımız okula bile…
Havaların hızla ısınmasıyla birlikte beyaz yakalarımızı bu sene biraz hızlı gevşettik. Tatil planları yapılmaya başlanmakla kalmadı, ilk tatillere gidildi bile diye tahmin ediyorum. Ama yakın ama uzak. Ama yurt içi ama yurt dışı (Dövizin hali malumken yurt dışı diyen o yiğitleri aslında bir tanımak isterim). Ama kesinlikle bir günden fazla, üç günden az. Yılın ilk kaçamağına giden beyaz yakalı, seni…
Gün geçmiyor ki iş çevremizden bir işten çıkarılma haberi duymayalım.. Ekonominin durumu malum, devir temkinli gitme devri. Ancak vur deyince öldürmek tam bizim toplumumuza göre bir refleks olduğundan, ekonomik krizi atlatmak adına alınabilecek önlemler neler olmalı sorusu karşısında akla gelen ilk yanıt da işten çıkarma olur. İşten çıkarma nedeni deyince de legalize etmesi en kolay olan performans düşüklüğü öne sürülür….
Haftada en az 5 günü, günde en az 8 saati iş yerinde geçiriyoruz. Yani, uyanık olduğumuz vaktin yarısını işte tüketiyoruz. Bu sekiz saatte konsantre bir şekilde pozitif ve negatif strese maruz kalıyoruz ( Pozitif stres tabirine de hastayım; iş yerlerinde stresi ortadan kaldıramadıkları için başına pozitif koyup özenilen bir şey haline getirdiler bir de) İş hayatının yorduğu doğru. İnsanla uğraşılan…