Masanızda çalışırken arkadaşınız geldi, ofisten birinin doğum gününü olduğunu pasta ve hediye için herkesten para topladığını söyledi ve 10 TL rica etti. Bugün mü doğum günü? Yok, hafta sonu da, bugünden kutlayalım diyoruz. O da mı Balıkmış? Ne kadar hassas fark etmedin mi? Nedim sunuma laf edince parlamıştı bir keresinde ama.. Tabii, şaşırmış O da. Sonra aşağıda Nedim özür dilemiş,…
luna
Sabah uyanırsınız. Görüntü netleşir, rüyanın etkisi hafifler, gece seyrettiğiniz filmin jenerik müziği hafif hafif zihninizde döner; şarkının kaçırdığınız bir kaç sözü yerine buluverdiğiniz saçma sapan kelimeler komiğinize gider ama yine de içinizden söylemeye devam edersiniz. Duvarınızdaki resimlere bakıp gülümser, muhtemelen verdiğinizi düşündüğünüz 2 kiloya sevinir, geçen ay borcunu bitirdiğiniz salondaki L koltuğa gururla bakarsınız. Romantik komedi filmlerindekilere benzeyen sabahınız, çantanızın…
Duvarsız… Kapısız… Sınırsız… İletişime açık, zaman kaybına kapalı, hiyerarşiye uzak…mı acaba? Açık ofis, çalışandan maksimum verim alırken, iş maliyetlerini asgaride tutma üzerine kurgulanmış olan modern iş anlayışının bir getirisi. Hayatımıza (aslında “bürolarda” çalışan anne-babalarımızın hayatına) geçtiğimiz yüzyılın son on yılında girmiş bir ofis sistemi. ABD’de daha önce. Avrupa’da en önce. Psikolojik sınırları yıktığına ve katılımcı bir atmosfer yarattığına şüphe yok;…
Tebrikler, hayırlı olsun. Onca badireden sonra işi siz aldınız. İşi alana kadar bir türlü, aldıktan sonrası bir türlü değil bir kaç türlü. Ortamı koklaması var, alışması var, tanışması var, kendini kabul ettirmesi var, işi öğrenmesi var, ve tabii çalışması var.. Bugün kendi kabul ettirme kısmının bir parçası olarak iyi geçinmeniz gereken kişileri konu edeceğiz. İdeal hayat, iş arkadaşlarımızla gerçekten arkadaş…
Bu kez, beyaz yakalı olmanın şanındandır deyip işten çıkarılma konusunda bir kaç satır yazayım istedim. Herkesin başına gelmiştir; daha yolun başındakiler ve kendi iş yerlerinde çalışan faniler bu deneyimi yaşamamış olabilirler. Eh, çağımız sentetik deneyim çağı, biz ve eski deneyimlerimiz ne için var. İşten çıkarılma durumunda ne yapılmalı, işsizken hayat nasıl akar, insan neler düşünür ve neler yaşar… Yaslanın arkanıza,…
Yıllar önce erkek arkadaşım senin çantanda geçen bir korku filmi çekmek istiyorum dediğinde önce tabii ki çok güldüm. Çünkü ben kinayenin yaratıcı olanını severim.
Popüler kültüre dair her şeyi bir tu kaka etme eğilimi var ya hani.. ben bu otomatik hor görme eğiliminden gerçekten nefret ediyorum. Dünyanın dört nala kalitesizlik ve basitliğe doğru koştuğunu elbette görüyorum ve içim yanıyor ama bunun tek suçlusunun popüler kültür ilan edilip yeninin her şeyinin de boktan addedilmesi doğru değil, yanlış mıyım? Mesela “hayaller & hayatlar” diye başlayarak durum…
Biliyorsunuz ki Türk milleti olarak miladi takvim, güneş saati, GMT +3 / UTC +3 saat diliminin yanı sıra “ya daha çok var ya…” zaman birimini de kullanıyoruz. Halk arasında ( Bu arada ilk kez Marie Antoinette’in kullandığı “halk arasında” kalıbı, sözün sahibini halktan soyutlar, A, A+ SES’in de ötesine yükseltir, şato halkının elektronik cihaz sahiplik oranını artırır) “kim öle kim…
Toplantı odası diye ayırdıkları alanı alçıpanla beşe bölme fikrine başından beri karşıydım ve tam da o dakika neden karşı olduğum canlı yayınla yan odada yaşanıyordu. Gayriresmi titrim her bokolog olduğu için ( hem hak edilmiş hem kazanılmış) bu odaları nasıl yapalım diye bana da gelmişlerdi, yahu benle ne ilgisi var.. Ben de hepsinin birbirinden bağımsız, gündem gizliliğine uygun odalar olması…
Pazartesi sendromu diye bir şey çıkardılar diyorlar. Pazartesi de seni sevmiyor diyorlar. Arkadaşlar, haftanın ilk günü sendromu olsun o zaman adı çok istiyorsanız, kusura bakmayın da çok şekilcisiniz. Burada mevzu haftanın ilk çalışma gününün hasbelkader Pazartesi’ye denk gelmesi. Bu konuda konuşmazsam olmaz, o zaman beyaz yakama leke sürmüş olurum. Nasıl ki 2000’lerin sonuna doğru panik atağı olmayanı bir kaç kişi…