Sosyalleşebilirliği kategorize ederken en önemli etken medeni durum ve çoluk çombak variyetidir. Bekarsanız, her gün işten çıkıp tıpış tıpış eve dönmek zorunda kalmazsınız. Evli iseniz, hele de çocuğunuz varsa, öylece bakarsınız. Bekarlar ve Bakarlar.. Kesinlikle böyle! İş çıkışı bir yerlere “akmak” eylemi, ancak zorunlu gidilecek yer ve insanlar yoksa geçerli.

Biri gezer biri bakar, kıyamet bundan kopar diyelim

Bekarlar, aldıkları parayı oluk oluk gezgüçlük için harcamaktan imtina etmezler. “Heyoo, bir daha mı dünyaya geleceğim” diyerek koştur koştur çıkarlar işten. Neredeyse her akşam. Bir arkadaşla yemek + kahve, sinema, tiyatro, konser.. Allah ne verdiyse… Hatta işin şeyini çıkartır, popüler olan ama ilgisini çekmeyecek bir resitale ya da sergiye bile gider. Gitmek fiili burada en önemli, nereye gittiğin ise önemsizdir. Her yerden sırıtarak selfie paylaşır, yer bildirimi yapar, siz de bu nasıl gezme tozmadır arkadaş diye diye uzaktan izlersiniz. Akşam mesai bitimine yakın makyaj malzemelerini alarak “lavabo” ya (lavabo yaa çok gülerim, aynası olan bir tuvalet orası) gider, makyajını tazeler, saçını başını düzeltir, önceden giymediyse cicilerini üst baş değiştirir ve iki dakika öncesinde gelir yerine oturur. Tam zamanında bilgisayarını kapatır, herkese iyi akşamlar der ve hoop “ben kaçtım!”.

Bekarların evde oldukları akşamlar nadirdir. Hele de evden bir baskı yemiyor, yaşı da biraz ilerlediyse ailesinin koca bulabilsin diye saldığı durumlarda. Çık gez kızım/oğlum diye çocuklarını sokağa iteleyen aileler az değil 🙂

Ya Bakarlar? Onların durumunda olup bekarlara gıpta etmeyen kaç kişidir? Eski günlerini düşünüp ah çekerler. Gitmek isterler gidemezler. Hem ev bütçesini düşünürler, hem zaman sıkıntısı vardır. Bir an önce yola koyulurlar, yoldan arayıp eve bir şey lazım olup olmadığını sorarlar, markete uğrar alışveriş yaparlar, eve gidince kadınsa yemek yapar, erkekse çocuğu oyalar, yemek yenir, toplanır, çocuk uyutulur, biraz televizyon izlenir, belki kitap okunur ve yatma saati.. Çocuk yoksa bile, her akşam hele de iki kişilik bütçeyi etkinlikler için harcayamazlar. Hiçbir zaman bekarlık günleri gibi olmaz. Bakarlar 🙂

Şirket içinde düzenlenen, ya da arkadaşlarla birlikte organize edilen bir etkinlik, Bakar için önceden planlanması zorunlu bir olaydır. Günlük rutini değiştirecek bir dokunuş ve efor gerektirir. Eşi, evi, çocuğu ayarlama / emanet etme süreci ile başlar, dönüş saati ve şekline kadar uzanır. Rutine binmesi ahalisinden sesler yükseleceği için imkansız gibidir.

Sosyalleşme ve aktivite denince aklıma bir arkadaşım geldi. Hep O geliyor nedense aklıma 🙂 Görüşmek için en az iki hafta önceden randevulaşmam gerekir. Her akşam istisnasız bir etkinliktedir. Boş zamanı yok. Çalışıyor, O da plaza insanı, hem de çok yoğun. Ama akşamları hiç affetmez. Sosyal medyada her akşam fotoğraf paylaşır. İnsanların altına yazdığı yorumların ortak cümlesi “yine mi, sen de bir yerinde otur “ gibidir. Yazın ise tatil fotoğrafları.. Sanki hiç çalışmamış, ücretli izin vermişler de dünyayı geziyor. Sordum merak edip, sen hiç çalışmıyor musun, izinlerin mi birikmişti diye, bana verdiği cevap: “Önümüzdeki seneden izinlerimi de kullandım, seneye kadar kim öle kim kala” 🙂 Takdir ettim kendisini.

Tabii ki bunlar sadece gözlem. Farklı durumlarda olanlar yok mudur? Vardır. Bekar olup ev bütçesine katkı sağlayan ve aktivitelerini sınırlı tutan, nişanlı olup para biriktiren, ya da evli olup hayatı kısıtlamayan şartlarda yaşayanlar vardır. Bahsettiğim Bekarlar ve Bakarlar istisnadan öte, salt çoğunluktur. Genel geçerdir.

He ikisinin de güzel yanları var bakmayın. Doğamızda var bizim geçmişe özlem. O nedenledir ki bekarlığa, daha az sorumluluğa, serbestliğe daha çok özlem duyulur. Elbet bu insanlar da bir durulacak caaanımm 🙂 Nereye kadar değil mi? Anladınız herhalde, bir bakar olarak bazen biraz içerliyorum bu duruma. Ama ne yalan söyleyeyim o günlere geri dönmeyi göze alamazdım.