İş hayatınız boyunca, ehh ortalama 35 yaşlarındaysanız da, birden fazla kez iş yeri değiştirmişliğiniz vardır. Değiştirmediniz mi? O zaman kendi adıma konuşayım. Ben dört ayrı iş yerinde çalıştım, dolayısıyla da biir sürü insan tanıdım. Hepsi de arkadaşım hesapta ama sosyal medya hesaplarımda.
Tek solukta bu konuyu didiklemek biraz haksızlık gibi geldi. Ne de olsa senelerce biriktirilen arkadaşlıklar öyle değil mi? Bu yazımı, kalıcı arkadaşlıklar, geçici kankilikler ve ne idüğü belirsiz ilişkiler olmak üzere üç ana başlıkta grupladım. Şimdi birinden başlayalım. Ooo piti pitiiii…
Geçici Kankiler(!)
Öküz ölür, ortaklık biter atasözünün tam karşılığı, menfaat üzerine kurulmuş arkadaşlıklar bunlar. Sadece o iş yeri sınırlarında kalır. İşe başlarsınız arkadaşlık başlar, ayrılırsınız biter. Kankiniz yeni kankiler bulur. Sizinle işi bitmiştir.
Mesela sizi işten çıkardılar. Tazminatınızı da verip yolladılar. Kankiniz ne yaptı? Sizinle görüşmeye, sosyal medya hesaplarından “ hadi selfi çekinelim de bi instaya koyalım” lara devam etti mi? Sizinle hala görüştüğü şirkette biliniyor mu ya da aranızdaki samimiyette değişme var mı? Bilinmiyorsunuz ve kesinlikle var. Yöneticilerine ve şirket ikaasına, şirketten kovulan biri ile görüştüğünü söylemek kendi ipini çekmektir. Sizinle yavaş yavaş irtibatı kesecek.
İş çıkışlarında sık sık birlikte program yapıyordunuz değil mi? Ha ha ha
Diyelim ki rakip firmaya daha iyi bir pozisyonla geçtiniz. Ya da benzer şekilde, geçiş yaptığınız firma kariyer fırsatlarıyla dolu. O zaman bu kankiler sizi terk etmezler, size cv yollarlar. Bağlantılarını da asla koparmazlar. Tamamen statünüz ve işe yararlığınız ön plandadır. İşsizseniz yüzünüze bakmaz, iş kaynağı iseniz peşinizi bırakmazlar.
İşsiz kaldığım dönemde arayıp sormayan arkadaşımsılar, işe girdiğimde o havalı şirket ve unvanın ışığına üşüşen sinekler gibiydiler. Bir kere kapımı çalmamışlardı onca zaman, ama şimdi “siivimi versene ikaaya” diyip durdular.
Kalıcı Arkadaşlıklar
Çok nadirdir. Gerçek dostluklar çocuklukta ve okul yıllarından olanlar aslında. Çıkarsız ve içten olur o zamanlar insanoğlu. Zaten ne olduysa bize, büyüyünce oldu.
Kabul edelim ki samimiyetsiz ortamlarda çalışıyoruz. Böylesine çıkar hakim ortamlardan dost çıkmaz bilin. Sahiplenmeyin hemen, her şeyinizi anlatmayın. Gerçekten arkadaşım diyebilmek için birine, insanın o iş yerinden ayrılması gerekli diye düşünürüm hep. İçerideyken kimse göründüğü gibi olmuyor. Çokça deneyimle sabit.
Bana onca yıl tecrübeden kalan üç beş rüştünü ispatlamış arkadaşım var. Fazlasıyla yeter de artar. İş yerine çok bile. Hatta bazıları çocukluk arkadaşlarımdan daha çok yanımda oldular zaman zaman. Mesela L:) sırt sırta verip birlikte yola bile çıkabildiğim, işte o kadar güvendiğim “eski iş yeri arkadaşım”. Kimilerine de böylesi kısmet oluyor işte:)
Ne İdüğü Belirsiz İlişkiler
En net nasıl tanımlayabilirim bu tip ilişkileri hmmm.. Facebook hesabınızı açın ve “arkadaş” larınıza sondan başa doğru bir bakın. Öyle yapın ki direkt yüzleşin. Baştakiler kuvvetle muhtemel en yakınlarınız. Şimdi bu 864 kişiden kaçı sizin gerçekten arkadaşınız? İş yerinde merhabanız olmayan İsmail de var, nefret ettiğiniz Nebahat de. Peki bu insanlar nereden çıktı ve neden sizin hayatınızın bi nevi tam ortasındalar? Ben söyleyeyim: Ayıp olmasın diye. Davet gelince geri çevirmek olmaz diye. 10 sene öncesinde çalıştığım şirkette selamım olmayan insanlar bile benim çevremi, yaşantımı ve hatta bazen evimi dahi görüyor. Silemiyorum da. Elim gidiyor, sonra diyorum ki “yaa dursun ne zararı var şimdi tepki veriyormuş gibi”… Benim aslında toplasan 10 arkadaşım var ama her çalıştığım şirketten beni arkadaş bellemiş 800 küsür kişi var. Vallaha ziyan.
Kalabalık… Ne idüğü belirsizlik. Birine selam versen hayrola diyecek kıvamda arkadaşlar.
Fark ettim ki uzun uzun yazdıklarıma bakıyorum boş gözlerle. Aklıma gelen türlü hikayeler var, geçmişe daldım gittim. Ben size bir gün de evlenmeyi çok isteyen kız arkadaşım (geçici kankigillerden) hikayesini anlatayım en iyisi.
Öperim sevgiyle.