Yıllar yılı gözlemlediğim, zaman zaman bire bir yaşadığım bir durumdur. Şirketlerin belki de en önemli departmanı iken, sahiplerinin ya da sermayedarlarının kar odaklı olmaları nedeniyle hak ettiği önemi göremez, bir kenara atılır İnsan Kaynakları departmanı.
Kar getirisi ölçülemez, soyuttur. Satış departmanı gibi rakamsal somut sonuçlar değil, soyut sonuçlar elde ettiğinden, çalışanlarının tırmalamasıyla başarılı olduğu kanaatine varılır ve herhangi bir motivasyona ya da ek bütçeye ihtiyacı olmadığı aşikardır. Ana fonksiyon olmasına rağmen, çoğu şirkette bir genel müdür yardımcısını bile hak etmez, orta düzey yöneticisi genel müdüre direkt bağlanır. Kısacası iplenmez.
Departman olarak İnsan Kaynaklarının yaşadığı zorluklar ayrı bir konu. Benim asıl bahsetmek istediğim, İnsan Kaynakları departmanında çalışanların çektikleri. Çektikleri diyorum çünkü onlar gerçek anlamda birer savaşçı.
Diğer departmanlarda çalışanlar tarafından seviliyorlarsa İnsan Kaymakları, aksi takdirde İnsan Manyakları olarak adlandırılırlar. Başka hiçbir departmana böyle isim takılmaz. Şamar oğlanı departmanın çalışanları da farklı olmayacaktır elbette. Hele bir de şirketim de şirketim diye yana yakıla yönetimin peşinde dolanan bir yöneticisi varsa bu departmanın, altında çalışanlar mahkumlaşır hatta köleleşir.
Örneklerle gidelim, daha da tanıdık gelecek size.
Tüm yönetmeliklere hakim olan insan kaynakları çalışanları için, bu yönetmeliklere de harfiyen uymak kaçınılmazdır. “Biz yazdık, biz uygularız”. Ama nedense diğer departmanların umurunda bile değildir bu yönetmelikler. Mesela kıyafet yönetmeliği. Her kurumsal şirketin olmazsa olmaz yönetmeliğidir. İnsan Kaynakları çalışanları modeldir, her çalışana örnek olmalıdır mantığıyla nizami giyinirler, diğer çalışanlar kafalarına göre. Çalışma saatlerine tam olarak uyarlar, sabahları geç kalmaz, akşamları en son gemiyi terk eden onlardır. Kimse kendine bakmadığı gibi, onların açığını kollar ve “bak İnsan Kaynakları bile yapmıyor ben neden yapayım” diye şikayet bile ederler. Yazık yaa, yazarken bile onlar için üzülüyorum.
Kahve molaları bile diken üstündedir. Günde iki kere mola verirler, fazlası göze batar. Sürekli saatlerine bakarak kahvelerini bile bitiremezler.
Kimse ne iş yaptıklarını anlayamaz, boş boş oturuyorlar gözüyle bakılır. Personel bütçesinden kesinti yapılacağı zaman ilk el atılan departmandır ve çalışanları da bunu bilmenin huzursuzluğu ile çalışır. İyi hizmet vermeli, hep güleryüzlü olmalı ve evdeki hiçbir sıkıntısını yansıtmamalıdır. İnsan değilmiş gibi..
Onlara hiçbir zaman sıra gelmez.
Çalıştığım bir şirket, uluslararası bir organizasyona sponsor olmuştu. Tüm departmanlara çalışanlarını göndersinler diye bilet verilmişti. Sayılı idi biletler ve çalışanlara sıra gelemedi, yöneticiler gitti organizasyona. Çalışanlar, hafta sonu ücretini ödeyerek biletlerini aldılar ve gittiler. Bu organizasyon için İnsan Kaynaklarına bilet verilmedi. Onlar zaten yoğundu ve çalışma saatleri içerisinde gidemezlerdi. Ama diğer departmanlar yoğun değildi:) Neyse.. İnsan Kaynaklarından birine, satış departmanındaki bir arkadaşı, bir bileti olduğunu ve isterse verebileceğini söyledi. Nasıl da sevinmiş, gitmiş yöneticisine söylemiş ben bilet buldum gidebilir miyim diye. Yöneticisinden aldığı cevap “ Bilmem ne direktörü gidemedi, sen mi gideceksin nasıl açıklarız” olmuş. Örnek olmalı ya, gidemez. Ne haddine gitmek bilmem ne direktörü açıkta kalmışsa. Velhasıl İnsan Kaynaklarından kimse o organizasyonda yoktu. Melül melül çekilen fotoğraflara baktılar sonra.
Eğitimler konusu da aynı şekilde. Şirket için eğitim organizasyonu yapar İnsan Kaynakları bilirsiniz. Eğitim bütçesini yaparken, doğru dağılım yapmak da onların sorumluluğundadır. Kendilerine de bütçe ayırırlar. Ama nerede ücretsiz bir eğitim var onlar gider. Bütçelerini sene ortasında keser yönetim. Fedakarlık yapmakta üstlerine yoktur.
Şirket içinde arkadaşları da yoktur, olmamalıdır. Hem insanlara yakın olmalılar, hem de samimiyet kurmamalılar gibi. İnce bir sınır vardır orada. O ince sınırı geçen, arkadaş edinen, şirket dışında yapılan yemeklere ya da aktivitelere gidenler hoş karşılanmaz. Boş boğaz damgasını yerler. Havadan sudan da sohbet etseler, bilgi sızdıran köstebek gözü ile bakılır onlara. Bir keresinde birini arkadaşları var, insanlarla samimi diye işten çıkardıklarını hatırlıyorum. Sadece bu yüzden.
İnsan Kaynakları çalışması en zor departmandır arkadaşlar. Olmalı, yapmalı, etmeli gibi zorunlulukları vardır. Onlara iyi davranın:)