Uzaktan çalışma uygulaması hiç bitmeyecek sandınız değil mi? İki seneden beri çoğunlukla evde, toplantıdan toplantıya belki şirkete gidip belki zoomdan, genel anlamda pijama ile günü bitirmeye alıştınız. Nisan ayı itibarıyla ise bazı şirketler tam zamanlı plaza hayatına döndü, bazıları da hibrit çalışma düzenine geçti. Hibrit yine neyse de tam zamanlı dönüş çok sancılı. Birkaç örnek cümle; “5 gün işe çağıran…
blog
İlk defa kendi işimi kurmayı seneler önce düşündüm. Elinden tuttuğum oğlum ve ben iki başımıza hayata tutunuyorduk. Vazgeçtim sonra, “ yaa dedim düzenimi bozmayayım, sorumluluklarım var, maddi anlamda başka bir desteğim yok, cesaret edemedim. Sonraki yıl işsiz kaldım çalıştığım şirket küçülmeye gitti. Tazminat hazır para, dayanmaz. Ülke ekonomisi darda, ben darda. İş bulmakta o kadar zorlandım ki, para bitti bitecek….
Okul kapanır kapanmaz gittiğimiz sahil evimizde üç ay dolu dolu geçirirdik yaz mevsimini. Bendeki o tavan yapmış aidiyet duygusundan mıdır bilmem, dönüş günü geldiğinde mahsunlaşır, arabaya binip evi geride bırakırken sessizce ağlamaya başlardım arka koltukta. Matemimi yol boyunca yapardım ama kış döngümü yaşadığım eve adımımı atar atmaz bir anda halet-i ruhiyem tam tersine dönerdi. Yeni bir başlangıç, yeni bir okul…
Şartlar şurtlar, çalışma ortamı, haklar… Bunlardan şikayet ediyoruz aslında çoğunlukla, işimizden değil. Şartları değiştirebilseydik, daha mutlu insanlar olmaz mıydık? Şu oksijensiz çalışma ortamında bazen temel ihtiyaçlarımı karşılayamayacak kadar “meşgul”, acil işlerin efendisi gibi çalıştım. Kim bilir kaç defa “dur şunu da bitireyim gideyim” diye yerimde zıplayarak, ardından koşarak tuvalete yetiştim ve kaç defa sistit oldum bilmem. İlk beş yılımda böyleydim…
“Yaşadığın zorlukları, çekemediğin ilişkileri ve katıksız haksızlıkları sırtında taşırken, şikayet etme ve bahane üretme” dedi içimdeki ses. Daha sık söylendiğimi hissetmeye başlayalı çok olmadı aslında. Belki de farkındalığım gözlerini yummuştu, kulaklarını tıkamıştı ya da sadece alışmıştı mevcut durumuna, bilemiyorum. via GIPHY Geçenlerde çok yakın bir arkadaşım, yeni bir projenin sorumluluğu ile birlikte kendisine bir üst pozisyon teklif edildikten üç gün…
Öykü…Küçük bir kızken dans etmeyi çok severdi. “Walkman” kulağında odasında, kapı girişindeki boy aynasının karşısında, bazen de kapı gıcırtısında. Ailesi, birçoğumuzun ailesi gibi aslında, “dansçı olup para kazanamazsın, üniversitede zamanın geçerli bir mesleğini oku ve bir yerde sigortalı çalış” mantığı ile yönlendirdi Onu. Şu anda bir plazanın bilmem kaçıncı katında senede bir %5 zamla, iki hafta tatil yapabilmek için çalışıyor….
Havaların hızla ısınmasıyla birlikte beyaz yakalarımızı bu sene biraz hızlı gevşettik. Tatil planları yapılmaya başlanmakla kalmadı, ilk tatillere gidildi bile diye tahmin ediyorum. Ama yakın ama uzak. Ama yurt içi ama yurt dışı (Dövizin hali malumken yurt dışı diyen o yiğitleri aslında bir tanımak isterim). Ama kesinlikle bir günden fazla, üç günden az. Yılın ilk kaçamağına giden beyaz yakalı, seni…
İş hayatınız boyunca, ehh ortalama 35 yaşlarındaysanız da, birden fazla kez iş yeri değiştirmişliğiniz vardır. Değiştirmediniz mi? O zaman kendi adıma konuşayım. Ben dört ayrı iş yerinde çalıştım, dolayısıyla da biir sürü insan tanıdım. Hepsi de arkadaşım hesapta ama sosyal medya hesaplarımda. Tek solukta bu konuyu didiklemek biraz haksızlık gibi geldi. Ne de olsa senelerce biriktirilen arkadaşlıklar öyle değil mi?…
Hiyerarşi :Makamların, rütbelerin vb. önem sırası, astlık ve üstlük düzeni, aşama gözetilerek yapılan sınıflama. Anarşi: 1-Siyasal ve yönetimsel kurumlarda beliren güçsüzlük nedeniyle toplumda devlet denetiminin kalmaması durumu. 2-Karışıklık, düzensizlik. Toplumsal hiyerarşi ile tanıştığımızda, daha elinde dolaptan aşırdığı şekeri gizli gizli ama keyifle yiyeceği bir köşe arayan masum birer çocuktuk. Annemiz peşimizden ne işler karıştırdığımızı keşfetmek için uygun adım gelirken “…