Tebrikler, hayırlı olsun. Onca badireden sonra işi siz aldınız. İşi alana kadar bir türlü, aldıktan sonrası bir türlü değil bir kaç türlü. Ortamı koklaması var, alışması var, tanışması var, kendini kabul ettirmesi var, işi öğrenmesi var, ve tabii çalışması var.. Bugün kendi kabul ettirme kısmının bir parçası olarak iyi geçinmeniz gereken kişileri konu edeceğiz. İdeal hayat, iş arkadaşlarımızla gerçekten arkadaş…
iş hayatı
İkale sözleşmesi ile ilgili yazımda demiştim ki, bir de gerçeğinden hikayesi var sırada bu yazının. O an aklımdan geçen yaşanmış olay, başka bir olayı daha hatırlattı. İki hikaye olsun, kahramanları farklı, yaşatanları farklı ama yaşattıkları aynı. DAHA KOLAY Turgut, çok iyi bir üniversitenin işletme bölümünü bitirmiş, yurt dışında yüksek lisansını tamamlamış ve döndükten sonra da sırasıyla büyük şirketlerde pazarlama alanında…
Bu kez, beyaz yakalı olmanın şanındandır deyip işten çıkarılma konusunda bir kaç satır yazayım istedim. Herkesin başına gelmiştir; daha yolun başındakiler ve kendi iş yerlerinde çalışan faniler bu deneyimi yaşamamış olabilirler. Eh, çağımız sentetik deneyim çağı, biz ve eski deneyimlerimiz ne için var. İşten çıkarılma durumunda ne yapılmalı, işsizken hayat nasıl akar, insan neler düşünür ve neler yaşar… Yaslanın arkanıza,…
Okulun ilk gününe ruhen hazırlanılırdı eskiden, hatırlayın. Annelerimiz, özene bezene bir gün önceden dantelli, işlemeli beyaz yakalarımızı kolalar, siyah önlüğümüzü ütüler, elbise askısı ile dolabın koluna asardı. Sabah kahvaltısı mükellef yapılırdı, okulun ilk gününe özeldi, bayram sabahı gibiydi. İlk gün, hiçbir güne benzemez. Beslenme çantamıza yine bir gün önceden yapılmış kekten iki dilim ve bir porsiyon mevsim meyvesi koyardı annemiz….
Yıllar önce erkek arkadaşım senin çantanda geçen bir korku filmi çekmek istiyorum dediğinde önce tabii ki çok güldüm. Çünkü ben kinayenin yaratıcı olanını severim.
Şirket çalışan ilişkisindeki ayrılık süreci, sevgililerin ayrılmasına çok benzer. Tarafların biri ister genellikle ama ben ayrılmak istiyorum diyen tarafın beyanı ile karşısındakinin eli kolu bağlanır. Neden der, istemez ve direnir ya da zaten ben de düşünüyordum ayrılmayı diyerek kararı sahiplenir. Deyim yerindeyse bok sürdürmez gururuna. Bazen de çok şiddetli kavga ederler, gerekli ya da gereksiz bir konudan ateşe verilir ortalık….
Popüler kültüre dair her şeyi bir tu kaka etme eğilimi var ya hani.. ben bu otomatik hor görme eğiliminden gerçekten nefret ediyorum. Dünyanın dört nala kalitesizlik ve basitliğe doğru koştuğunu elbette görüyorum ve içim yanıyor ama bunun tek suçlusunun popüler kültür ilan edilip yeninin her şeyinin de boktan addedilmesi doğru değil, yanlış mıyım? Mesela “hayaller & hayatlar” diye başlayarak durum…
Off en güzeli. En çok rağbet gören aktivite olmasından ziyade favorimizdir. Mevsim ve hava durumu destekleyici dış etkenlerdir.Sıcak yatağınızdan kalkarsınız, hava hala karanlık ve gökyüzünde yıldızlar:)
Biliyorsunuz ki Türk milleti olarak miladi takvim, güneş saati, GMT +3 / UTC +3 saat diliminin yanı sıra “ya daha çok var ya…” zaman birimini de kullanıyoruz. Halk arasında ( Bu arada ilk kez Marie Antoinette’in kullandığı “halk arasında” kalıbı, sözün sahibini halktan soyutlar, A, A+ SES’in de ötesine yükseltir, şato halkının elektronik cihaz sahiplik oranını artırır) “kim öle kim…
Toplantı odası diye ayırdıkları alanı alçıpanla beşe bölme fikrine başından beri karşıydım ve tam da o dakika neden karşı olduğum canlı yayınla yan odada yaşanıyordu. Gayriresmi titrim her bokolog olduğu için ( hem hak edilmiş hem kazanılmış) bu odaları nasıl yapalım diye bana da gelmişlerdi, yahu benle ne ilgisi var.. Ben de hepsinin birbirinden bağımsız, gündem gizliliğine uygun odalar olması…