Bu yıl yazın Nisan ortası gibi başlamasıyla gevşeyen gönül yaylarımız, maalesef esnekliğini koruyamadı; halen de kendini toparlamakta zorluk çekiyor. Dile kolay; 5 aydır yaz yaşıyor; ilk fırsatta denize/havuza koşuyor, kahveye şeker yerine buz atıyor, sonbahar-kış koleksiyonu görünce kurdeşen döküyoruz. Hava bizi şu tarihe kadar aldattığı için takvimi umursamıyor ve tadında bırakamıyoruz ama bitti arkadaşlar. Güldük bitti. Ufak boylarımız okula bile…
tatil
Bir cadı olarak belirtmeliyim ki, tatile çıktığımda asla cadılık yapmam. Munis bir kediye dönüşürüm ki tatili kendime de yanımdakilere de zehir etmeyeyim. İnanılmaz derecede pozitif ve “ olsun, olabilir, o da olur” cu olurum zaman keyif zamanı ise. Neyse.. Bu sene de, her yaz tercih ettiğim gibi iki ayrı beldede kaldım. Datça ve Selimiye…Seyahat yazarı olmasak da bizler, naçizane içime…
Havaların hızla ısınmasıyla birlikte beyaz yakalarımızı bu sene biraz hızlı gevşettik. Tatil planları yapılmaya başlanmakla kalmadı, ilk tatillere gidildi bile diye tahmin ediyorum. Ama yakın ama uzak. Ama yurt içi ama yurt dışı (Dövizin hali malumken yurt dışı diyen o yiğitleri aslında bir tanımak isterim). Ama kesinlikle bir günden fazla, üç günden az. Yılın ilk kaçamağına giden beyaz yakalı, seni…